Güncelleme: 09/10/2020
“Dünyaya bir kez çocukken bakarız
Gerisi hatıradır”
Louise Glück - Yuvaya Dönüş
Samih Rıfat'ın 19 yaşında Ada'ya gittiği son yazın Temmuz ayında doğmuşum. Yani hiç kesişmemiş yollarımız Gemlik ya da Ayvalık vapurunda. Ama yine de aynı etkiyi bırakmış çocuk ruhlarımızda bu iki eski geminin güverteleri, direk dipleri, ambar üstü, merdiven altı, bacası, lombozu ve tahlisiye sandalları. O zamanlar nasıl da keyif alırdım sekiz saatlik bu yolculuktan. Bir ritüeldi. Masalı koltuk kapmak için koşmak çocuk ve gençlerin göreviydi. Mükafatı yolun ortalarına doğru kurulan sofra ve anneannemin lezzetli dolmaları, puf böreği ve kuru köftesi. Gemi hareket ettikten sonra arada bir uğrardım koltuğa. Yaşım daha küçük olduğu için uçsuz bucaksız denizin üzerimdeki bir etkisini hiç hatırlamıyorum. Ama bir yunus görebilir miyim diye denizi kollamaya bayılırdım. Özellikle de geminin iki yana yardığı beyaz köpüklere dalıp gitmeye. O zaman bana göre yaşlı olan muhtemelen şimdiki benim yaşımda bir çımacının balıkların çamaşır günü açıklamasına inanacak kadar saftım. Yıllar sonra kendi kızıma aynı açıklamayı yaptığımda inanmayan gözlerle bakmıştı. Yolculuğun benim için ilk durağı, Samih Rıfat için son durağı Marmara adasının artık bir iskelesi vardı. Ardından hala iskelesi olmayan Avşa adası gelirdi. Çocuk aklımla iskele olmamasını anlayamazdım. Yine de güverteden gemiye yanaşan motora indirilen yolcuları seyretmek eğlenceli gelirdi. Hele de deniz biraz çalkantılı ise kadınların bağrış çağrışları ile bir cümbüş. Her iki ada da benim hiç ayak basmadığım gizemli yerlerdi. Gemi ayrılırken merak ederdim oradaki kumsalları, denizi. Hala da ayak basmadım. Avşa adasından ayrıldıktan kısa süre sonra ilk olarak Karabiga'nın kaleleri görünürdü. Sonra evlerimizin önünden süzülerek iskeleye yanaşırdı. Gemi ilk yıllarda Çanakkale'ye devam ederken, seferlerin bitmesinden önce Karabiga son durak olmuştu. Tek bir fotoğraf yok elimde o gemilerden, o yolculuklardan
Kitabın adı, kızımın adı ve maviliği beni cezbetti. İyi ki de etmiş ve Samih Rıfat'ın çocukluğu ve ilk gençliği ile beni buluşturmuş.
Fotoğraf: Dilek Necioğlu Örken